Spor hukuku alanında Türkiye’yi uluslararası mecrada temsil eden, İsviçre’deki Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) ile Euroleague Basketbol Tahkimi’nin Türk hakemi olan Avukat Emin Özkurt ile Trabzonspor-Fenerbahçe maçında yaşanan olayları konuştuk. Özkurt’a göre “Fenerbahçeli futbolcular ise kendilerine kesici aletlerle saldıranlara karşı nefsi müdafaa hakkını kullanmıştır. Saldırının varlığı halinde kişinin kendini savunması, insan doğasından kaynaklı bir içgüdü ve doğal bir haktır. Hiçbir hukuk düzeni bu hakkın saldırıya uğramasına izin vermez. Trabzonspor ise en az 8-10 maç saha kapatma cezası almalı.”
Spor hukukçusu Av. Emin Özkurt ile Türk futbolunda son zamanlarda yaşanan sıkıntılarla ilgili uzun bir sohbet ettik. Futbol Federasyonu’nun bu maçın üzerinden iki hafta geçmesine rağmen hala cezaları açıklamamasının çok yanlış olduğunu vurgulayan Özkurt: “İki hafta geçti. Hala PFDK’ya sevkler gönderilmedi, bu başlı başına bir yanlış. Ancak Fenerbahçe’nin Çarşamba günü maçı var spor hukukuna göre diğer maç oynanmadan kararın verilmesi gerekiyor” dedi.
Spor Hukukçusu Özkurt’un Trabzonspor-Fenerbahçe maçında yaşanan gelişmelerle ilgili görüşleri şöyle:
Kuvvetin kuvvetle uzaklaştırılması haktır, Fenerbahçeli futbolcular meşru müdafaa hakkını kullanmışlardır.
Trabzonsporlu taraftarların yüzlercesinin saha içerisine girip Fenerbahçeli futbolculara saldırması Türk futbolu adına kara bir leke. Kuvvetin kuvvetle uzaklaştırılmasına bütün kanunlar ve bütün hukuk düzenleri izin verir, buna hukukta meşru müdafaa hakkı denir. Yüzlerce saldırganın sınırlı sayıda futbolcuya saldırması üzerine oyuncuların refleks olarak kendini savunmaya başlaması, üzerlerine gelen saldırıyı def etmeye çalışması, hukukun temel prensiplerinden biri olarak meşru müdafaaya girer. Meşru müdafaa Roma hukukundan bu yana cezasızlık sebebi olarak adlandırılır. PFDK’ya sevkler nasıl yapılacak onu görmek lazım. Ancak her halükarda meşru müdafaanın cezalandırılmaması gerektiği kanısındayım.
Josef de Souza’da daha önce yanlış karar verildi
TFF bu tür konularda kimi zaman değerlendirme hataları yapıyor. Biz bu hatayı daha önce yaşadık. Josef de Souza’ya Ankaragücü maçında saldırganı etkisiz hala getirdiği için kırmızı kart cezası verildi. Bu kartın iptal edilmesi ve Souza’nın ceza almaması gerekirdi. Yanlış karar verildi. Şimdi TFF’nin elinde Josef de Souza kararında yaptığı yanlıştan dönme imkanı var, umarım bu sefer doğru emsal ortaya koyarlar.
Dünyada meşru müdafaa örnekleri çok var
Trabzonspor maçında çok ağır olaylar yaşandı. Yüzlerce saldırganın sahayı işgal ettiği bir hal söz konusu. Buna rağmen kimi yorumcuların “spor hukukunda meşru müdafaa yok, haksız tahrik var o da verilen cezanın miktarını indirebilir ancak her türlü ceza verilir” şeklindeki yanlış ve konulara tam hakim olmadan yaptıkları değerlendirmelerini görüyorum. Bu eksik bir yorumdur.
TFF’nin ulusal bir federasyon olduğu ve kendi özel talimatlarının olduğu göz önüne alındığında dahi, spor hukukunun yerleşik içtihatları, önceki kararları uyarınca genel hukuk ilkelerine uyması gerekmektedir. Bu dünyada da böyledir. Pek çok CAS kararı vardır ki FIFA, özel bir kuruluş olmasına rağmen hukukun genel ilkelerine ve özellikle yasa koyucuları ve kamu idarelerini genel olarak bağlayan ilkelere saygı duymalıdır der. Netice itibarıyla TFF’nin meşru müdafaa ilkesini değerlendirmeden bu olayda karar vermesi söz konusu olamaz. Bunun Avrupa’da ve dünyada çok örnekleri var.
Özkurt’a Trabzonspor’un kaç maç ceza alacağını sordum. İşte yanıtı:
‘Trabzonspor 8-10 maç ceza almalı’
Olaylar çok ağır ve daha önce benzeri yaşanmamış türden bir saldırı. Bu nedenle Trabzonspor kulübüne emsal teşkil edecek, bundan sonra bu yola girmeyi düşünen holiganlara sağlam bir mesaj içerecek bir ceza verilmesi gerekir.
Futbol Disiplin Talimatı’nın 52. Maddesi uyarınca Disiplin Kurulu, taraftarlarının neden olduğu olaylardan sorumlu olan kulübe olayın ağırlığına göre, para cezası, saha kapatma ve seyircisiz oynama cezasını birlikte uygulayabileceği gibi sorumlu kulüp hakkında cezalardan sadece birine de hükmedebilecektir. Bu açıdan baktığımızda, talimatlara göre Trabzonspor’un en az 8- 10 maç saha kapatma cezası alması beklenmektedir. Bunun yanı sıra, ciddi denilebilecek bir para cezası alması da Talimatlar ışığında kaçınılmazdır.
Fenerbahçeli futbolcular açısından ise, her biri kendilerine gerek tokmak gerek kesici aletlerle saldırmaya gelen taraftara karşılık vermek durumunda kaldıkları için saldırıyı savuşturma gayretiyle hareket ettikleri görülmektedir. Dolayısıyla tek tek kim ne yaptı araştırmasından ziyade, olayın gerçekleşme biçimine ve bütününe bakıldığı zaman hiçbir Fenerbahçeli futbolcunun sevk edilmemesi, sevk edilse dahi ceza almaması gerektiği kanaatindeyim.
‘Fenerbahçe alt lige düşmemeli’
Fenerbahçe’nin alt lige düşmesi konusu tartışılıyor. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz sorumu ise Özkurt şöyle yanıtladı:
“Fenerbahçe alt lige düşmemeli. Futbol federasyonu talimatına göre 2 maça çıkmazsanız otomatikman alt lige düşüyorsunuz. Fenerbahçe 1907 yılında kuruldu, 119 yıllık bir kulüp. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş Türk toplumunun önemli mihenk taşı kurumlar. Sadece futbol takımı değil, milyonları peşinden sürükleyen Türk milletinin gönlünde büyük yer etmiş önemli ağırlığı olan yapılar.
Bu yapılarla ilgili kararlar alınırken sosyolojik dengeleri iyi düşünmek lazım. Bu takımların millet için, devlet için ne anlama geldiklerini iyi idrak etmek lazım. Fenerbahçe’nin alt lige düşürülmesi yönünde bir girişimin Türk futboluna ve Fenerbahçe’ye hiçbir faydası olmayacağını düşünüyorum. Böyle aşırılık içeren bir adımın Fenerbahçe’yi istenilen sonucu elde etmekten çok daha uzak bir noktaya götüreceğinden bir Türk futbolsever olarak endişe ederim.
Fenerbahçe’yi Türkiye’den ayırmak mümkün mü?
Yurt dışından takım almak oraya geçmek gibi şeyler konuşuluyor. Bakın burası Türkiye, Fenerbahçe Türk milletinin önemli kurumlarından bir tanesi. Beşiktaş ve Galatasaray’da aynı şekilde. Eti tırnaktan ayıramayacağınız gibi Türk milletinden de Türkiye’den de bu kulüpleri ayırmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Bu tür söylevler sağlıklı değil. Fenerbahçe Genel Kurul üyeleri de 2 Nisan’da yapılacak toplantıda aklı selim davranacaktır diye düşünüyorum.
TFF’nin mevcut yönetim anlayışıyla uzun süre devam etmesi imkan dahilinde değil.
Futbol Federasyonuna çok büyük görev düşüyor. Ne yazık ki mevcut TFF yönetimi olayların bu noktaya kadar gelmesinin ve Türk futbolunun aylardır yaşadığı krizin temel sorumlusudur. Öyle anlaşılıyor ki bu zihniyet yapısı futbolun yönetimini idare etmeye çalıştıkça bu ve benzeri daha pek çok krizi konuşmaya devam edeceğiz. Fakat ben bu durumun çok uzun vadeli devam etmeyeceği kanısındayım.